Karışık bir konu. İnsan okuyunca, "nedir bu ya" diyor.
Duygusal kelimesi güncel argo da "para ile ilgili " gibi bir anlam da kazandı ; buradaki, o "duygusal " değil. Ingilizce " emotional" kelimesi daha doğru.
Bir hastam var, genel diş tedavileri için yıllardır gelir. Orta yaşı biraz geçmiş bir bayan. Her geldiğinde en az 5-10 dakika ön dişlerinin görüntüsü için konuşuruz. Gülüşünü, ön dişlerinin duruşunu, simetrisini, boylarını hiç sevmiyor. Aslında orta yaşalara gelindiğinde, nüfüsun yarıdan fazlasında üst ön gurupta abrazyon ve boy kısalması oluyor zaten.. Sevgili hastam da da var bu.. Her aynaya baktığında , hepimiz gibi, yıllar önceki genç gülüşünün güzelliğini arıyor. Ve bulamıyor. Ancak düzeltmek için yapılan her teklifi (daha cok lamınate vener) çeşitli nedenlerle, ama en çok "ay dişlerimi kestirmek istemiyorum", veya " biraz daha kullansam da sonra yaptırsam" diye geri çeviriyor..
Mutsuzluğu devam ediyor.
Oysa, benzer öykünün bir diğer kahramanı Aylin hanım nihayet karar vermiş , ve 2 yılın sonunda gerekli rehabilitasyon yapılmıştı..Evet buna rehabilitasyon denmeli.
Aylin hanım ilk kontrolünde, "boşuna beklemişim , şimdi huzurla aynaya bakabiliyorum, kendimi daha çok seviyorum" diye veciz ifadeler kullanmıştı..
Bu durum hekimler açısından da karmaşık bir durum içeriyor..
Güzel olmayan bir gülüş için "kuronlamalı, veya laminatlamalı" dendiği zaman bazı hekimlerden hemen itiraz geliyor ; " kuronlamaya ne gerek var, yazık", (kurallara uygun kuron yapabildiklerini varsayıyorum) veya " gülüş düzeltmek için değer mi , hekim parasal düşünüyor " gibi ..
Oysa, hergün sabah aynaya bakıp, kendinizi sevmemenin bazı kişilerde ne büyük bir travma yaratacağını tahmin edebiliyor muyuz..
Her gülüşte eliyle ağzını kapatma ihtiyacının ne derin bir mutsuzluk yaratabileceğini ve buna katlanmanın bazı kişiler için ne kadar dayanılmaz olduğunu nasıl bilebiliriz..
İşte bu nedenle "duygusal endikasyon " gerçekliğini kabullenmemk gerekiyor..Kişiye zarar vermek sadece kötü kanal tedavisi ile veya postoperatif dolgu hassasiyetiyle olmayabilir..Duygular ve yaşam sevgisi önemlidir..
Karar sizin .
Hastanız kliniğinizden ya mutlu ayrılacak, ya da mutsuz.
Mutsuz ise sevgisinin ve saygısının size yöneleceği konusunda pek olumlu düşünemiyorum..
DENTIST ON BOARD
Bu blog diş hekimlerine yöneliktir. Diş hekimi değilseniz ve kazara girdiyseniz, alınmam; hemen kaçabilirsiniz...
28 Ocak 2019
27 Ekim 2018
IMPLANTOLOJI MUKEMMELi ARIYOR.!!!
İlk implantımı 1989 sonbaharında yapmıştım.13 bolgesine 1 adet bicortical screw. Hala hayatta.
İlk tüm agız restorasyonumu Turkiye nin tavuk kralının (ben oyle biliyordum) agzına sabitlemiştim. Blade ve screw implantların dogal dişlerle beraber kullanıldığı bir vakaydı.
Bu kişi hala hastam.
Arada bir gelir, eski günleri anarız.
Ağzında 5-10 implant ile Selimiye kışlasına, 1. ordu komutanı odasında ziyarete gittiğinde, güvenlik kapısından gecerken alarm çalmaya başlayınca, ellerindeki makinalılarla askerlerin nasıl etrafını sardıklarını anlatmıştı.
Sonra cebimize çıkma implantları doldurup, o zamanki tek güvenlik kontrollü AVM olan Galleria ya gitmiş ve alarm ötecek mi diye her türlü varyeteli geçisi denemiştik.
İlk sorun, sol altta bir blade implantın boyun kırıgıyla ortaya çıktı. Tamirat, protez yenileme gibi sorunlu safhalar başarıyla atlatıldı..
Daha sonra protezde porselen kırıkları , dogal dişlerden bir ikisinin çekime kadar giden sorunları, vs.
Hepsi sancılı.
Bir de, eğer hastanın ekonomisini cok zorlamadan bu sorunları çözmek isterseniz, durum biraz daha çetrefilleşebiliyor..
Tamir etmek için protezi çıkartmak gerekir. Ama simante ise ve hele dogal dişlerle birleşik ise, bu neredeyse imkansızdır.
Bundan kaçınmak için, parlak bir fkişrmiş gibi , geçici siman ile simante edersiniz köprüyü. Köprüsü, ya hasta Bodrum a tatile gitmişken düşer , ya da bir pazar sabahı siz efsanevi "pazar kahvaltınızı" yaparken...
Bazan da hasta, "çok memnunum, yalnız sağ üstte arada bir sızı oluyor " der. Dogal dişin gecici simanı , nedense, erimiş ve dişin yarısı çürüyüp yok olmuştur. Bazı kişiler neden çürük başlayınca az ağrı duyarlar, ve önemsemezler, ve bunlar neden hep benim hastam olur, bilmiyorum.
Çıkrtmak hep zordur.
Bazan şanslısındır.
Bazan mümkün değildir. Nihayetinde köprüyü kesmek
gerekir.
Bir keresinde, üst çenede 8 implant üzerine oturan zirkon bir simante köprüyü keserek çıkartmak gereği olmuştu. Sonunda başarmıştım amma bir adet kırmızı bantlı (1:5) anglduruva pert olmuş ve 10 dan fazla elmas frezim bitmişti..
Harcadığım ve acıdığım zamanı hiç söylemiyeyim..
Çıkartmak çok zordur.
Şimdilerde çok görüyorum: "İşte muhteşem sonuç, çok uğraştım amma hastam had safhada memnun oldu. Teşekkürler tenisyenim Mustafa ya"..gibi mesajlar..
" All on four vakamda porselen kullanıp nasıl da güzel bir köprü yaptım. Yapıştıralı 3 sene oldu , tık yok.."
Ben böyle dedim mi, bir gün sonra, köprü üzerinde porselen kırıklarıyla ve bir implantın da boyun bölgesinden yumuşak doku şişiyle gelirdi hastam. Kader..
Tabi benim şanssızlığım 1989 da implantolojiye başlamış olmam. Yani zaman. Zamanla her şeyi görüyorsunuz çünkü. Hele bir zamanı gelsin, neler görür insanoğlu..
Yapmıyorum artık.
Dolgusunu iki dakikada söküp, vidasını bir dakikada geri çevirip, diğer bir dakikada protezi ağızdan çıkartamıyacaksam, o protezi yapmıyorum artık..
Yani yaklaşık ... sanırım 5-10 senedir..yapmıyorum..
Şimdilerde duvarımdaki atasözüm ; "hekimin dostu, implantüstü protezin vidalı olanıdır."
..
29 Nisan 2018
Bizde de VAKİT NAKİT dir.
Diş hekimliğinden çooook para kazanmayı düşleyen varsa, yol yakın iken vazgeçsin.
Neden mi?
Çünkü, diş hekimliği "zaman boyutunda" para kazanan bir iş koludur. Örneklersek; sabah 09:00 da işe başlarsınız. Tüm gün dolu olduğunuzu varsayalım. Ogle yemeğine kadar 4-5 hasta alabilirsiniz. O da çok organize bir muayenehane duzeninde çalışıyorsanız.
Oğle yemeği yemiyorsanız, bir- iki hasta daha olabilir. Yemeyenler var çünki; bir kursda, espiri ile karışık, Marcus Hurzeler " lunch is for losers " demişti, (öğle yemeği kaybedenler içindir). Gülüştük, ama alınanlar da oldu..
Benzer bir hesap öğleden sonra için de yapılabilir..Özetle; normal şartlar altında, Marcus ile çalışmıyorsanız 😏 , günde 8 saat üretim yapabilirsiniz..Kaç adet hasta alabileceğiniz veya kaç adet işlem yapabileceğiniz zamanla sınırlanmıştır. Oysa demir tüccarı olsanız, telefonu açıp x ton demiri 5 dk içinde satıp, diş hekiminin bir ayda veya bir yılda kazabileceği bir miktarı kasaya koyup, günün geri kalan kısmını havuz başında geçirebilirsiniz..
Görüldüğü gibi işin özü zamanı verimli kullanmakta gizli. "limitleriniz " olduguna göre, verimli olmak için gerekli planlamayı yapmış ve bunu randevularınızı duzenleyen kişi ile paylaşmış , yani O'nu bu konuda eğitmiş olmalısınız.
Bu yazdıklarım size pek doğru gelmiyorsa, şuradan başlamanızı öneririm:
- Her günün sonunda, eve gitmek üzere yola çıkmadan, tek başınıza kaldığınızda, randevu defterinizi önünüze açın, ve O gün aldığınız hastalarınızın isimlerinin yanına "ne kadar tahsilat/ veya üretim " yaptığınızı yazınız.
İlk fark edeceğiniz şey, bazı günler hasta ile dolu olmasına rağmen kayda değer bir tahsilat yapmadığınız olacaktır.
Buradan yola çıkarak, "zamanınızı" nasıl daha verimli kullanacağınızı belirlemelisiniz.
Bizler için zamanı verimli kullanmanın ilk adımı "düzgün randevu vermek demektir.
Muayenehanenizde nasıl randevu vereceğinizin bir" felsefesi" olmalıdır .
Neden mi?
Çünkü, diş hekimliği "zaman boyutunda" para kazanan bir iş koludur. Örneklersek; sabah 09:00 da işe başlarsınız. Tüm gün dolu olduğunuzu varsayalım. Ogle yemeğine kadar 4-5 hasta alabilirsiniz. O da çok organize bir muayenehane duzeninde çalışıyorsanız.
Oğle yemeği yemiyorsanız, bir- iki hasta daha olabilir. Yemeyenler var çünki; bir kursda, espiri ile karışık, Marcus Hurzeler " lunch is for losers " demişti, (öğle yemeği kaybedenler içindir). Gülüştük, ama alınanlar da oldu..
Benzer bir hesap öğleden sonra için de yapılabilir..Özetle; normal şartlar altında, Marcus ile çalışmıyorsanız 😏 , günde 8 saat üretim yapabilirsiniz..Kaç adet hasta alabileceğiniz veya kaç adet işlem yapabileceğiniz zamanla sınırlanmıştır. Oysa demir tüccarı olsanız, telefonu açıp x ton demiri 5 dk içinde satıp, diş hekiminin bir ayda veya bir yılda kazabileceği bir miktarı kasaya koyup, günün geri kalan kısmını havuz başında geçirebilirsiniz..
Görüldüğü gibi işin özü zamanı verimli kullanmakta gizli. "limitleriniz " olduguna göre, verimli olmak için gerekli planlamayı yapmış ve bunu randevularınızı duzenleyen kişi ile paylaşmış , yani O'nu bu konuda eğitmiş olmalısınız.
Bu yazdıklarım size pek doğru gelmiyorsa, şuradan başlamanızı öneririm:
- Her günün sonunda, eve gitmek üzere yola çıkmadan, tek başınıza kaldığınızda, randevu defterinizi önünüze açın, ve O gün aldığınız hastalarınızın isimlerinin yanına "ne kadar tahsilat/ veya üretim " yaptığınızı yazınız.
İlk fark edeceğiniz şey, bazı günler hasta ile dolu olmasına rağmen kayda değer bir tahsilat yapmadığınız olacaktır.
Buradan yola çıkarak, "zamanınızı" nasıl daha verimli kullanacağınızı belirlemelisiniz.
Bizler için zamanı verimli kullanmanın ilk adımı "düzgün randevu vermek demektir.
Muayenehanenizde nasıl randevu vereceğinizin bir" felsefesi" olmalıdır .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)