28 Ekim 2012

İYİ HEKİMLİK, SUREKLİ BASARI...

Bir kiniğin basarılı kabul edilebilmesi için, yeter sayıda hastası olamsının yanında, istikrarlı bir "yeni hasta" girişi olmalıdır.. Bu akıs varsa, butun olası yonetim sorunları kolayca çözülebilir..Yeter ki hasta olsun..

Hasta kazanma ile ilgili yıllardır geleneksel, veya yenilikci pek cok yontem onerilir...Kurslara, kongrelere gidilir..İşin gurularından öneriler dinlenir..Her hekim kendi kişiliğine uygun olan yontemleri, davranış tarzlarını benimser.Uygulamaya koyar..Bazıları işe yarar..

Ama işin özünde hastayı etkilemek ve klinikte kalmasını sağlamak, ödemesini sağlamak ve başkalarına tavsiye etmesini sağlamak vardır..Hastayı etkilemek için gösterişli bir muayenehane işe yarar..Teknik aletlerin modernliği ve albenisi coğu zaman etkileyicidir..Becerikli , bakımlı kadro önemlidir...

Ama, hiçbir sey "doktoru sevdim, onlar da beni sevdiler ve bana özen gösteriyorlar " denmesi kadar önemli değildir...
Kendinizi sevdirmeyi tanımlamak gerek tabii ki..Herseyi alttan almak, fiyatı hemen kırmak, ne zaman istersen öde demek, cok senli- benli olmak, aksam oturmasına gitmek değil bahsettiğimiz..
Tedaviden sonra, " bu dolgu ancak bu kadar iyi yapılır" diyor mu hastanız..
"Verdiği karar benim için en iyi olanıdır, doktorum en iyisini bilir" diyor mu hastanız..
Muayenehaneye gelip , tedavisini yaptırıp, sizinle sohbet edebilmek, hemsireyle cay içebilmek için , zamanının ayarlıyor ve hatta "gitmek istemiyor gibi " oluyor mu hastanız..?
İşte o zaman sizi seviyorlar demektir..
Kuru saygı duymalarından, biraz ürkmelerinden, konusurken cekinmelerinden veya aletlerin modern-pahalı goruntulerine kıvanc duyarak bakmalarından cok daha iyidir..

Kendinize "yakıştıracağınız" bir yöntemle hastanıza kendinizi sevdirmelisiniz, beğendirmelisiniz....Sizi bir restoranda, yada yolda gördüğünde "gözleri parlayarak" yanınıza gelmesini ve sevgiyle "merhaba doktorcum" demesini sağlamalısınız..

7 Ekim 2012

RADEVU İLKELERİNİZİ BELİRLEYİN, YENİLEYİN...

Istanbul gibi buyuk ve kalabalık bir sehirde yasıyor olmak trafik sorunu ile surekli savasıyor olmak demektir..Trafik ile yasamasını ve baş etmesini öğrenmek zorundasınız..Eger Aya Irini de saat 20.00 da başlayacak bir konsere gidecekseniz,  hangi semtte oturduğunuza bağlı olarak zamanlama yapmanız ve uygun saatte yola çıkmanız gereklidir..
Trafik ve zaman sorununun bilincinde olarak , örneğin, hastam Kadıkoy'den gelen bir ev hanımı ise , gün ortasında, kopru trafiğinin yoğun olmadığı saatleri öneriyorum..
Yine,  çalışma saatleri belirli olan kişiler tarafından tercih edilen, öğle yemeği molası saatleri, veya akşam çıkış saatlerine yakın randevularımı ev hanımı veya emekli kişlere vermemeye özen gösteriyorum..
Bütün bu "detay" ilkelerimi, randevu yetkilisi ile paylaşıyorum..Çünki randevularımı ben değil O organize ediyor kliniğimde..
Bir saatlik randevusuna 20 dakika geciken bir hastanız, gelirgelmez  kliniğe alındıgında, ilk iş sizden geciktiği için özür dileyecektir..
" Doktor bey çok özür dilerim, geciktim..Nişantaş'da nasıl bir trafik vardı.."..Eğer buna yanıt olarak ilk cümleniz " Zararı yok Ayse hanım, olur boyle seyler ." derseniz....Geçmiş olsun..hastanız gelecek randevularına da gecikecektir..Biliyoruz, Istanbul da trafik sorunu var. Fakat, hastalarımız gecikirse randevu ile çalışmanın anlamı olmaz ve gecikmeyen hastaya haksızlık etmiş oluruz..Düzenimiz alt-üst olur..
Bu durumda, soylenecek pek çok, güzel ,uyarma ve fakat anlayış içeren cümle kurulabilir. Bir tanesi şu olabilir: ".....size bir saat ayırmıştım Ayse hanım , 40 dakıkamız kaldı , bakalım neler yapabiliriz.."...

Hastalarımızı randevularına zamanında gelmeleri için eğitmeliyiz..herkesin, özellikle hekimin zamanı kıymetlidir..hastaların zamanında klinikte olabilmeleri  için "5-10 dakika once gelmeye" kosullanmaları yararlı olacaktır...