7 Eylül 2015

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ..1

İlk muayenehanem tek oda idi..Osmanbey de köşebaşında bir apartman, cok şerefiyeli bir lokasyon.. Üçüncü kattaki bir dairenin tek odası..Sobalı...
Yandaki odada dr. Galip bey var, nörolog..Kore savası gormus, emekli albay..
Buyuk oda Cemal beyin, KBB uzmanı..Fındık zamanı Rize ye taşınıyor ve birkaç ay içinde yuzlerce burun ameliyatı yapıyor..
Üçümüze bir hemşire bakıyor, Nermin hanım..Daha çok Cemal beye tabi..Hemşiremizin bir gözü az görüyor, gözlük camı cok kalın, 6 mı , 8 mi bilmiyorum..Bir ayağı da hafif sekiyor yürürken..Bir odası var, koltuğu ranzadan bozma..Ama bir fal bakıyor , inanılmaz..Benim hastamdan çok onun fal ziyaretçisii var..Fala gelenler arada bana hasta oluyor; Nermin hanım beni o kadar methediyor ki...
Şimdi düşünün ; Osmanbey de, Istanbul un en luks semtinde (o zamanlar) bir muayenehane, dayalı döşeli (borç gırtlağa kadar) , genç bir diş hekimi, sakalları bile yeni çıkıyor. Hasta bekliyorum..Hesaplarımı, "her gün bir dolgu, bir çekim ve bir işlem daha yaparsam, aylık 4500 tl. senedimi öderim" üzerine yapmışım..(kira var, malzeme masrafı, lab masrafı ve aile giderleri ).
Kimse söylememiş; Yanyana sıralanmış o kadar muayenehane varken niye sana gelsinler. Kim sana gelsin. Niçin sana gelsin. Kİm seni tanıyor..Yolunu kim biliyor..? Bu kozmopolit yerde ne işin var.? Neden "mahalle kanunlarının gerçerli olduğu bir yerde değilsin"...Orada eczacı sana gönderir, bakkal sana gönderir, Ayşe teyze evden çıkıp yürüyerek sana gelir..
Kimbilir..

Hiç yorum yok: