Bir kiniğin basarılı kabul edilebilmesi için, yeter sayıda hastası olamsının yanında, istikrarlı bir "yeni hasta" girişi olmalıdır.. Bu akıs varsa, butun olası yonetim sorunları kolayca çözülebilir..Yeter ki hasta olsun..
Hasta kazanma ile ilgili yıllardır geleneksel, veya yenilikci pek cok yontem onerilir...Kurslara, kongrelere gidilir..İşin gurularından öneriler dinlenir..Her hekim kendi kişiliğine uygun olan yontemleri, davranış tarzlarını benimser.Uygulamaya koyar..Bazıları işe yarar..
Ama işin özünde hastayı etkilemek ve klinikte kalmasını sağlamak, ödemesini sağlamak ve başkalarına tavsiye etmesini sağlamak vardır..Hastayı etkilemek için gösterişli bir muayenehane işe yarar..Teknik aletlerin modernliği ve albenisi coğu zaman etkileyicidir..Becerikli , bakımlı kadro önemlidir...
Ama, hiçbir sey "doktoru sevdim, onlar da beni sevdiler ve bana özen gösteriyorlar " denmesi kadar önemli değildir...
Kendinizi sevdirmeyi tanımlamak gerek tabii ki..Herseyi alttan almak, fiyatı hemen kırmak, ne zaman istersen öde demek, cok senli- benli olmak, aksam oturmasına gitmek değil bahsettiğimiz..
Tedaviden sonra, " bu dolgu ancak bu kadar iyi yapılır" diyor mu hastanız..
"Verdiği karar benim için en iyi olanıdır, doktorum en iyisini bilir" diyor mu hastanız..
Muayenehaneye gelip , tedavisini yaptırıp, sizinle sohbet edebilmek, hemsireyle cay içebilmek için , zamanının ayarlıyor ve hatta "gitmek istemiyor gibi " oluyor mu hastanız..?
İşte o zaman sizi seviyorlar demektir..
Kuru saygı duymalarından, biraz ürkmelerinden, konusurken cekinmelerinden veya aletlerin modern-pahalı goruntulerine kıvanc duyarak bakmalarından cok daha iyidir..
Kendinize "yakıştıracağınız" bir yöntemle hastanıza kendinizi sevdirmelisiniz, beğendirmelisiniz....Sizi bir restoranda, yada yolda gördüğünde "gözleri parlayarak" yanınıza gelmesini ve sevgiyle "merhaba doktorcum" demesini sağlamalısınız..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder